Başkan Mahçiçek’in doğum günü, kariyer günlerindeki duygusallığı…

Simya Kolejindeyiz. Onikişubat ilçesinin başarılı Belediye Başkanı sayınHanefi Mahçiçek kariyer günlerine katılacak. Doğrusunu söylerseniz davet edildiğimizde bile acaba neler anlatacak diye içimden geçirirken, doğum günü olduğunu bilmiyordum. Meğerse kolejin öne çıkan isimleri bir sürpriz hazırlamışlar, hem yaşam hikâyesini dinlemek, hem de okullarında doğum gününü kutlamak için böyle bir program düzenlemişler.

İyi de etmişler.

Okuldan görevli arkadaşımız, yani programı sunan delikanlı, deneyimli siyasetçi sayın Hanefi Mahçiçek için, “Kahramanmaraş siyasetinin duayen ismi” dediğinde, salon alkış yağmuruna tutuldu. Başkan Mahçiçek’in yakın temasla gözlerinin içine bakıyorum, bıraksan, dokunsan ağlayacak gibi, duygulanmıştı. “Kahramanmaraş’ın ağası, babası…” dediklerinde, 22. dönem milletvekilimiz, şimdilerin Onikişubat Belediyesi Başkanı Mahçiçek, “Heyecanlandım şimdi, bir de dede demesini beklerdim, çünkü 4 torun sahibiyim” diyerek espriye jest olarak esprili karşılık vermişti.

*

Tane tane anlatmaya başladı yaşam öyküsünü önce. Mağralı mahallesinden fırıncı Topal Ali’nin torunu olduğunu her fırsatta söylerken, göğsü kabarıyordu. Çünkü babasını 6 aylıkken kaybetmişti. Dedesine baba demesi ondandı. Bunu kader çizgisine bağlıyordu büyük başkan.

Yaşam hikâyesinden kesitler aktarırken dahi kalenderliği, mütevazılığı elden bırakmıyordu. Boğazkesen camiinde Kur’an kursuna gittiğini, 12 yaşına kadar okula hiç gitmediğini, ancak aynı mahalleden büyüğü Köşker Yaşar’ın tavsiyesi ile ilkokulu dışarıdan bitirdiğini, ona dua ettiğini söylerken, bir ara mevcut eğitim sistemine getirdi lafı. Arkasından imam hatip okulu serüvenine geçti. 5 senede bitirdiğini söyledi. Söyledi ama “Bir insanın kendini anlatması hoş değil…” demeyi de ihmal etmezken, lafı getirip yine kader çizgisine bağladı.

*

Geçmişe yolculuğa çıktı sonra. Öğrencilik yıllarına gitti, 70’li yılların çok kötü günler olduğunu, bu ülkenin gençliğini sağcı-solcu diye böldüklerini ifade ederken, sanki o günleri yaşamış gibiydi. 1980 darbesine sıra geldiğinde, ülkenin içinde bulunduğu toplumsal ve etnik ayrımcılığı atlamadı. Sonra öğrencilere dönerek, “Biz o günleri yaşadık, ama sizler fitnecilere, oyun bozanlara, bölücülere kanmayın. Bu ülke bizim, ülkemize sahip çıkalım!”tavsiyesi yine alkış topladı. Yine geçmişe uzandı, geçmişteki tarihi vakalardan, toplumsal ve siyasi gelişmelerden, iç kargaşalardan, hiziplerden örnekler sergilerken, öğrenciler pür dikkat başkanı dinliyordu. Ön sırada başkanı pür dikkat dinlerken, salondan çıt çıkmıyordu.

Anlatırken hem duygusallığı elden bırakmıyor, hem de rahattı. Şiir tadında bir anlatım tarzı vardı. Hem özel yaşamından kesitler aktarırken, hem de ülkenin dünü ve bugünü anlatırken, hemen arkam sırada oturan öğrencilerin fısıltısı kulağıma gelmiyor değildi, “Müthiş adam, çok etkileyici bir yaşam hikayesi, anlatım tarzı var…”

Öyleydi…

*

Simya Koleji’nde ilk kez bir kariyer günü düzenleniyordu. İlk konuk da Başkan sayın Mahçiçek olunca, yine öğrencilere seslenmeyi ihmal etmedi. Çünkü geleceği, umudu onlarda görüyordu. “Bizden bir şey olmaz! demeyin, düşünmeyin. Önyargıları, olumsuz algıları kırmak, yıkmak, kafanızdan silmeniz lazım ve çok çalışmanız gerekiyor gençler…” diyordu sıklıkla…

Sonra, anlatırken büyük keyif aldığı belliydi ki, lafı merhum Turgut Özal’a getirdi. Anavatan dönemine… Övgüyle bahsetti, onun döneminde ülkenin nereden nereye geldiğini söyledi. Yine öğrencilere çevirdi yüzünü, “Bizim gençlerimize özgüven yakışır. Mıymıntı, pısırık olmayacak, kendimizi çok mükemmel ifade edeceğiz” dedi, eskileri hatırlarken de, “Çok şükür o günler geldi, geçti. Geride kaldılar” ifadesini esirgemedi cümleleri arasından.

Öyle bir yere geldi ki, edepli olmaya sıra geldiğinde, Peygamber Efendimizden bir hadisle, “Beni rabbim terbiye etti, ne güzel terbiye etti…”diyerek güzel ahlakın, edepli olmanın erdemini, faziletini ifadeye ve anlatmaya çalıştı. “Edebimizi kaybetmeyeceğiz” sözünü ekledi cümlesine. Günümüzdeki toplumsal çürüme ve yozlaşmayı da satır aralarına sıkıştırmayı başararak…

*

Sözü bir ara yerel yönetimlere getirdi. Kendinden, kurumundan, çalışanlarından örnek v ererek, “Devlet memuru zihniyeti ile değil, aidiyet duygusu ile çalışıyoruz. Arkadaşlarımıza bunları empoze ediyorum. O nedenle belediye olarak geldiğimiz nokta ortada. Bugün model ve modern bir ilçede oturuyor, yaşıyorsak, bu zihniyetten kaynaklanıyor” ifadesini ekledi konuşmasına.

Birde çok iddialı cümle sarf etti ki, bunu söylerken yine kalenderdi, yine mütevazı davranışını ve gülümsemesini yansıtıyordu salonu, şunu dedi büyük başkan; “90 senede yapılmayanı 3 senede yapmışız.”

Yine gençlere döndü, “bütün ümidimiz sizde” diye konuştu.

Kariyer günlerinin, yani yaşam hikâyesinin sonlarında belediyesinin teknik ve sosyal örneklerini sergiledi, yine salondan alkışları toplamayı başardı BaşkanMahçiçek.

Sorular ve cevaplara sıra geldiğinde, yine her zamanki abiliğinin, dedeliğinin, babalığının ve ağalığının hakkını veriyordu.

*

Ve final dakikaları. Anlatması tamamlandığında, salon alkıştan yıkılırken, Simya Koleji Genel Müdürü Muhammed Kasap geldi kürsüye, BaşkanMahçiçek’in doğum günü olduğunu hatırlatarak, çiçeğini takdim etti, kariyer günü konuğu olduğu için teşekkürünü de unutmadı.

Başkan sayın Mahçiçek, o dakikalarda duygu selinde boğuluyordu sanki. Dokunsanız gözyaşlarına hakim olamayacaktı.

Jest ve bu beklenmeyen sürpriz karşısında duygulanmamak ne mümkündü.

Teşekkürler sayın Mahçiçek. Bize de farklı bir gün yaşattığın, doğum gününe ortak ettiğin, o mutluluğa bizi de eklediğin için… Nice sağlıklı ve uzun senelere sayın başkanım.

Bir teşekkürüm de Simya Koleji yetkililerine, öğrencilerine… İyi ki varsınız!


HIZLI ERİŞİM